EZOGELİN ÇORBASI TARİFİ
1 kase haşlanmış kırmızı mercimek
1 yemek kaşığı domates salçası
1 yemek kaşığı tatlı biber salçası
2 yemek kaşığı kuru nane
1 tatlı kaşığı kırmızı pul biber
2 yemek kaşığı tereyağı
1 yemek kaşığı un
1 tatlı kaşığı kaya tuzu
6 su bardağı su
Dilerseniz mercimeğinizi haşlarken içerisine 1 kaşık bulgur ve pirinç de atabilirsiniz.
EZO GELİN ÇORBASI
Hikayesi:
"Asıladı Zöhre Bozgeyik olan Ezo Gelin 1909 yılında Gaziantep'in Oğuzeli İlçesi'ne bağlı Dokuzyol (Uruş) Köyü'nde doğdu. 7 kardeşmişler. Neden Ezo denildiği bilinmeyen Zöhre, daha çocukken bütün köyün sevgisini kazanır. Büyüdükçe güzelliği ile dikkat çeker. Taliplisi çoktur. Sonunda kısmet yakındaki Beledin Köyü'nde oturan 'Şiddo Hanifi' namıyla tanınan Hanefi Açıkgöz'e çıkar. 20 yaşındaki Ezo Gelin'in ekonomik nedenlerle berdel usulüyle Hanefi Açıkgöz ile evlenmesine karar verilir. Buna göre Hanefi Açıkgöz EzoGelin'i, Ezo'nun ağabeyi Zeynel Bozgeyik de Hanefi Açıkgöz'ün halası Hazik'i alır. Evlilik sürmez. 17 ay sonra Ezo Gelin baba evine döner. 5-6 sene ağabeyi Zeynel'inevinde yaşar. Güzelliği dilden dile dolaşmaya devam eder. Deve katarcıları onugörmek için yollarını değiştirir, hatta bir yolcunun su istediği Ezo Gelini'nigörünce, güzelliğine büyülenerek elindeki tası yere düşürdüğü söylenir.Suriye'nin Kozbaş Köyü'nde oturan teyzesinin oğlu Abu-zer Memey (Mehmet) ileberdel usulüyle ikinci evliliğini yapar. 1936 yılı bir ilkbahar günü Ezo Gelin akrabalarından birkaç erkek ve kadınla ağlayarak Suriye'ye doğru yola çıkar. Kadınlı erkekli bütün köylü Ezo'nun Suriye'ye gelin gitmesine karşı çıkar.Hanifi Açıkgöz de ilk eşi Ezo'nun gitmesini kabullenemez. Tepelere çıkıp,Suriye'ye dönerek yanık türküler söyler. İkinci eşini bile unutur. Ezo Gelin'inününün yayılmasına, Hanifi Açıkgöz'ün adını geçirmese bile söylediği yanık türkülerin büyük etkisi olur.
Küçük bir köy olan Kozbaşla fakir olan Abuzer Memey, bazan yarıcılık, bazan de kaçakçılık yaparak geçimini sağlamaya çalışır. Ezo Gelin Suriye'de yaşadığı günlerde sıksık Türkiye'ye gelir. Kozbaşlan Lüle Köyü'ne taşınan Ezo Gelin'in 6 kızı olur.Ancak bunlardan sadece Celile Abuzer yaşar. Yokluk içindeki çileli yaşam nedeniyle Ezo Gelin verem hastalığına yakalanır, gözleri iyi görmemeye başlar. Mumbuşla hastaneye kaldırılır. Hastane yemeklerini yiyemediği için pişirdiği çorbanın kokusuna diğer hastalar da dayanamaz ve isterler. Ezo Gelin çorbasının buradan kaynaklandığını söylenir. Adı Türkiye'de bir çorbaya da verilir. Öleceğini hisseden Ezo Gelinkocasına, "Öldüğümde beni Türkiye'ye götürebi-lirsen oraya akrabalarımın yanına göm, eğer zorluk çıkarsa Bozhöyük Köyü'nün tepesine, mezar taşım Türkiye tarafına gelecek şekilde gömdür. Sağlığımda doya doya seyredemediğim Türkiye'yi bari mezarımdan seyredeyim. Mezar taşıma da şunları yazdır: 'Bahtı kara Ezo Gelin burada yatıyor. Türkiye'ye doyamadan gurbet ellerinde veremden öldü'" vasiyetinde bulunur. Ezo Gelin 1956 yılında hayata veda eder. Cenazesi vasiyeti üzerine Bozhüyük'ün Türkiye'ye bakan tarafına defnedilir. Ezo Gelin'in Türkiye'ye getirilen cenazesi, adına yapılan külliyede boş bir odada bir gün bekletildi. Cenaze namazının ardından omuzlara alınan Ezo Gelin'in tabutu, yakındaki daha önceden hazırlanan mezar yerine kadar taşındı. 5 bin kişilik bir vatandaş topluluğunun katıldığı törenin ardından Ezo Gelin'in cenazesi, vasiyeti yerine getirilerek vatan toprağında defnedildi.